Sağlık

İnsülin Direncinin En Önemli Tedavisi Doğru Beslenme

VM Medical Park Ankara Hastanesi Beslenme ve Diyet Kliniği’nden Diyetisyen Nimet Kültekin, sık tatlı yeme isteği, yemeklerden sonra uyku hali, gece yeme atakları, konsantrasyon güçlüğü, saldırganlık ve kilo almanın insülin direnci belirtileri olabileceğini vurgulayarak, şunları söyledi: “İnsülin direncinde en önemli tedavi. yöntem doğru ve sağlıklı beslenmedir.

VM Medical Park Ankara Hastanesi Beslenme ve Diyet Kliniği’nden Diyetisyen Nimet Kültekin, insülin direnci ile ilgili açıklamalarda bulundu.

İnsülin tarifine atıfta bulunarak, Dyt. Kültekin, “İnsülin, pankreas hücrelerimizin salgıladığı, yemek yediğimizde artan, kan şekerimizin hücrelere girmesini sağlayarak kan şekerimizi düşüren bir hormondur. Halk arasında bilinmeyen şeker olarak da bilinen insülin direnci, hücrelerimizin insüline karşı duyarsız hale gelmesi durumudur. Hücreler sürekli yüksek düzeyde insüline maruz kaldıklarında bir süre sonra insüline yanıt vermezler ve kan şekerimiz hep yüksek kalır. İnsülin direnci arttıkça kan şekerimiz hep yüksek olur ve pankreasın daha fazla insülin salgılamasına neden olur. Bu durum bir süre sonra pankreasın bozulmasına ve halk arasında diyabet olarak bilinen tip 2 diyabetin oluşmasına neden olur.

BELİRTİLER GÖZ ÖNÜNE ALINMAMALIDIR

aynen Nimet Kültekin, yemek yedikten sonra çabuk acıkma, yemek yedikten sonra uykuya dalma, çok sık tatlı yeme isteği duyma, gece uyanıp bir şeyler tüketme, sistemli beslenmeye rağmen kilo verememe, saldırganlık, konsantrasyon güçlüğü gibi durumların etkili olabileceğini söyledi. insülin direncini gösterir.

KAN ANALİZİ İLE ÖĞRENİN

İnsülin semptomları görüldüğü takdirde doktor kontrolünde kan tahlili yapılarak insülin direnci olup olmadığının öğrenilebileceğini belirten Dyt. Nimet Kültekin, “Açlık kan şekeri ile açlık insülin düzeylerinin çarpılıp 405’e bölünmesiyle insülin direnci hesaplanıyor. Sonuç HOMA-IR yani insülin direnci değeri oluyor. Sonucun 2.5’in altında olması istenir, 2.5 ve üzerinde ise insülin direnci vardır diyebiliriz.

RİSK ALTINDAKİ İSTİKRARLI BİREYLER

aynen Nimet Kültekin, insülin direncindeki risk faktörlerini şöyle sıraladı:

  • Ailesinde diyabet öyküsü olan kişiler
  • Gestasyonel diyabet tanısı alan kadınlar,
  • İdeal kilosunun üzerinde olan bireyler,
  • Özellikle göbek bölgesinde yağlanma olan kişiler,
  • Gündüzleri hareketsiz olan bireyler daha fazla risk altındadır.

 

İNSÜLİN DİRENCİ VE BESLENME İLİŞKİSİ

İnsülin direnci ve beslenme hakkında konuşan Dyt. Kültekin, “Fazla kilolar insülin direncine neden olur mu, insülin direnci kilo aldırır mı, tam olarak çözülemese de insanların insülin direncini kırmaları için fazla kilolarından kurtulmaları gerekiyor” dedi.

Beslenme düzenlenmezse insülin direncinin tip 2 diyabetle sonuçlanacağını vurgulayan Dyt. Nimet Gültekin, insülin direnci olan bireylere yönelik beslenme önerilerini şöyle sıraladı:

  • Düzenli ve istikrarlı bir beslenme programı ile kişinin insülin direnci ve kan şekeri seviyesi düşürülebilir.
  • İnsülin direnciniz varsa besinleri glisemik indekslerine dikkat ederek tüketmeniz gerekir. Glisemik indeks, yiyeceklerin kan şekerini yükseltme üzerindeki etkisidir. Glisemik indeksi yüksek besinler kan şekerinde hızlı yükselmeye neden olarak insülin direncinin artmasına neden olur.
  • İnsülin direnci olan bireyler baklagiller, kuruyemişler, elma, portakal, posalı meyve ve sebzeler, bulgur, tam tahıllı ve tam buğday ekmeği gibi glisemik indeksi düşük besinleri tercih etmelidir. Patates, beyaz ekmek, beyaz pirinç, meyve suları, olgun muz ve karpuz gibi besinlerden uzak durmalıdırlar.
  • İnsülin direnci olan bireyler için yemek saatleri çok değerlidir. 3 saatte bir öğün sistemi ile 3 ana 2-3 ara öğün içeren bir beslenme planı oluşturulmalıdır.
  • Beslenme programında karbonhidrat, protein ve yağ ağırlıklı besinler dengeli olmalıdır.
  • İşlenmiş gıdalardan kaçınılmalıdır.
  • Aşırı yağlı ve yağlı besinlerin tüketiminden kaçınılmalı, etin görünen yağı tüketilmemelidir.
  • Sebze ve meyve tüketimi ihmal edilmemeli, özellikle lif maliyeti yüksek ve şeker oranı düşük sebzelere öğünlerde mutlaka yer verilmelidir.
  • Kurutulmuş meyveler ve meyve suları yerine lif kaynağı olan taze meyveler tercih edilmelidir.
  • Ara öğünlerde tüketilen meyvenin yanında süt, ayran, kefir gibi protein kaynakları veya ceviz, badem, fındık gibi yağlı tohumlar tercih edilmelidir.
  • Karbonhidrat kaynağı olarak beyaz un ve şekerli besinler yerine tam tahıllı ürünler ve baklagiller tüketilmelidir.
  • Yemeklerde pirinç pilavı yerine bulgur pilavı veya kepekli makarna, beyaz ekmek yerine esmer ekmek tercih edilmelidir.
  • En önemlisi beslenme programı ile birlikte düzenli bir fiziksel aktivite yapılmalıdır.

Dyt, insülin direncimiz olmasa bile sağlığımızı korumak, kronik hastalıklara yakalanmadan önlem almak ve daha kaliteli bir yaşam sürmek için yukarıda sıralanan hususlara dikkat edilmesi gerektiğine dikkat çekti. Nimet Kültekin sözlerini “Bugün sağlığımıza zaman ayırmazsak yarın hastalığa çok daha fazla zaman ayırmamız gerekebilir” diyerek sözlerini tamamladı.

 

Kaynak: (BYZHA) – Beyaz Haber Ajansı

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
istanbul escort
istanbul escort
istanbul escort